22 Eylül 2011 Perşembe

Gece ve Yeşil

 Son zamanlarda duygularımın değişkenliğinden, geçmişe dönüşlerdeki acımasız gerçekliğimden korkmaya başladım. Ukte olarak kalan ne varsa ağlaya ağlaya dökmek istiyorum. Yaşadıklarımın ve hissettiklerimin benzerlerini görüyorum. Ve aynı zamanda her şeyin nedenini de... İnsanların birbirine benzeyişleri, ayrılıkları, basitlikleri can yakıcı. Bitmek bilmez arzuları, yalanları, hırsları da mide bulandırıcı...
Yaşamıma hep en değerlileri aldığımı düşünürdüm. En özel olmak için özel insanlarla olmam gerekir ya! Ama şimdi görüyorum ki; o kadar sıradan ki yaşadıklarım, onların elinden tutup uçurumun kenarına bırakamıyorum bile. Her cümlem bir öz eleştiri oluyor ve yoruluyorum.
Birinin sevgisine ve şefkatine o kadar ihtiyacım var ki! Aşkın hayatımı doldurmasına, hayatıma yön vermesine ihtiyacım var.
Rüyalar açlığı doyurur, şiirler isyanı sessizleştirir. Ve yakınımdan kimse rahatsız olmaz. Bir ben; mum ışığında; okusam mı yoksa yazsam mı; ya da uçsuz bucaksız hayallere mi dalsam diye ikilemdeyim. Üçlemde hatta dörtlemlerde...
Kalemin gölgesi düşüyor gerisine. İnceliyor bir müddet, ama sozsuzluğa uzanmıyor. Sürrealist düşlerle realist yaklaşımlar birbirine karışıyor. Ve gitgide saçmalıkla buluşuyor yazının sonu.
Aşkla başlayan her cümle yerini zamanla başlangıçsızlığa, sonsuzluğa ve yalnızlığa bırakıyor. Bir sayfalık yazım süresince elim nedense yoruluveriyor. Kafka'yı alıyorum elime. Çoğu zaman neyden bahsediyor, kaçırıyorum. Okuduğum cümleyi sadece okuyorum. Yazdığımı sadece yazıyor ve kadınlığımı saklıyorum.
Ey Gece, Yeşil Hırkam ve Ben....   
l.l.zar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder